
DEMİRTAÅž KAMÇIL
RAHMİ BEDİZ
“Ankara’da İz Bırakan Mimarlar” projesinin ilk paneli 31 Mart 2017 tarihinde VEKAM’da DemirtaÅŸ Kamçıl-Rahmi Bediz ikilisi üzerine gerçekleÅŸtirildi. Güzel Sanatlar Akademisi mimarî kısmından 1941 yılında mezun olan Rahmi Bediz (1916-2010) ve 1942 yılında mezun olan DemirtaÅŸ Kamçıl (1916-1980), Osmanlı son dönem eÄŸitim anlayışının sürdüÄŸü 1920’li yılların ardından 1930’larda Ernst Egli baÅŸkanlığında yeniden ÅŸekillenen ve Bruno Taut gibi yabancı mimarların yanı sıra Sedad Hakkı Eldem gibi Cumhuriyet’in ilk nesil mimarlarının da etkili olduÄŸu bir eÄŸitim sisteminde yetiÅŸmiÅŸlerdir. 1940’ların ilk yarısının savaÅŸ koÅŸullarında mesleÄŸe yavaÅŸ adımlarla atılan ve İkinci Dünya Savaşı’nın bitmesiyle hareketlenen mimarlık ortamında özellikle 1940’lı yılların sonlarından itibaren etkin olmaya baÅŸlayan neslin öne çıkan temsilcilerinden olan Kamçıl ve Bediz’in, yarışmalara katılarak ve Emin Onat’ın bürosunda Anıtkabir projesinin uygulanmasında görev alarak adlarını duyurmaya baÅŸladıkları görülür. İkilinin mimarlık ortamına katkısı, 1952 yılında ortak bir mimarlık bürosu kurmalarıyla ivmelenir. 1950’li yıllardan itibaren Türkiye mimarlık ortamının ana bileÅŸeni olan mimarlık bürolarının baÅŸarılı ve uzun ömürlü örneklerinden birini yürüten DemirtaÅŸ Kamçıl ve Rahmi Bediz’in isimleri mimarlık tarihine birlikte yazılmıştır. Ayrı ayrı deÄŸerlendirilmeleri zor olan bu iki mimarın, mimarlık pratiÄŸini kolektif bir üretim olarak gerçekleÅŸtirdikleri, Rahmi Bediz’in, ortağı DemirtaÅŸ Kamçıl’ın vefatından sonra kalan iÅŸleri tamamlayıp mesleÄŸi bırakmış olmasından da anlaşılmaktadır.
​
1950’li yıllar, Kamçıl ve Bediz’in tasarımlarıyla tanınmaya ve öne çıkmaya baÅŸladıkları; jüri üyelikleri de yaparak üretimi ÅŸekillendirdikleri zamanlardır. İkinci Dünya Savaşı’nın sonundan, yani 1940’ların ortasından itibaren modernleÅŸme sürecinde yeni bir döneme giren Türkiye için 1950 tarihi, iktidara gelen Demokrat Parti yönetimi altında önemli politik, ekonomik ve toplumsal dönüÅŸümlerin yaÅŸandığı ve dolayısıyla mimarlık alanı için de tanımlayıcı olan bir dönüm noktasıdır. Ülkenin modernleÅŸme sürecini mimarlık ve kent tarihi alanındaki dönüÅŸümler çerçevesinde araÅŸtıran çalışmalar özellikle Cumhuriyet’in erken dönemine odaklanarak artıyor olsa da, henüz yeterli akademik ilgiye kavuÅŸmamış olduÄŸu söylenebilecek olan İkinci Dünya Savaşı sonrası mimarlık üretiminde önemli bir yere sahip olan Kamçıl-Bediz ikilisi hakkındaki araÅŸtırmalar, Türkiye’de yirminci yüzyıl ortasından itibaren oluÅŸan yapılı çevreyi daha iyi deÄŸerlendirmek için önemli veri oluÅŸturmaktadır.
​
Kamçıl ve Bediz’in baÅŸka kentlerde gerçekleÅŸtirdikleri bilinen projeleri olsa da, büroları Ankara’da olan ikilinin yapılarının temel mekânı Ankara’dır; Åževki Vanlı’nın dediÄŸi gibi, Kamçıl-Bediz, “Ankara’yla özdeÅŸleÅŸen ikili”dir. BaÅŸkent ilan edilmesinin ardından erken Cumhuriyet yıllarında “modern” bir kent olarak inÅŸa edilme sürecinde planlı bir ÅŸekilde hızla büyüyen Ankara, aslında modernleÅŸme/kentleÅŸme sürecinde en önemli dönemeçlerinden bir diÄŸerini 1950’li yıllardan itibaren yaÅŸamıştır. Ankara, ikilinin üretiminin arka planını oluÅŸturan 1950’lerden 70’lere uzanan dönemde önemli deÄŸiÅŸimlere uÄŸramış ve bir anlamda modern bir kent olarak yeniden inÅŸa edilmiÅŸtir. Kent, bu dönemde, yapılı çevresinin ana aksını oluÅŸturan Atatürk Bulvarı üzerinde Ulus Meydanı’ndan Kızılay Meydanı’na ve oradan da Çankaya’ya, yani kuzeyden güneye doÄŸru geliÅŸmiÅŸ; Kızılay’da inÅŸa edilen yeni Meclis binasının önünden de İnönü Bulvarı üzerinde ilerleyerek batıya doÄŸru büyümeye baÅŸlamıştır. Ankara’nın yapılı çevresinin bu dönemde geçirdiÄŸi mekânsal ve iÅŸlevsel deÄŸiÅŸimi, Kamçıl-Bediz ikilisinin konutlardan kamu idare yapılarına, eÄŸlence yapılarından ticaret ve sanayi yapılarına uzanan geniÅŸ bir yelpazede ürettikleri projelerde izlemek mümkündür. 1950-1980 döneminde Ankara’nın güney ve batı yönündeki yeni sınırlarına uzanan bölgelerinde inÅŸa edilen çeÅŸitli yapı tiplerinin önemli örneklerini oluÅŸturan Kamçıl-Bediz’in tasarladıkları yapılar, kentin savaÅŸ sonrası dönemde deÄŸiÅŸen gündelik yaÅŸantısına mekân saÄŸlayarak güncel kentsel dönüÅŸümün ürünü olan ve bu dönüÅŸümü ÅŸekillendiren örneklerdir. Bu yapıların biçimsel özellikleri dünyada savaÅŸ sonrası dönemde hızla yaygınlaÅŸmakta olan uluslararası modern mimarlık üslubuyla örtüÅŸür. Bu tasarımlar, yalın ve iÅŸlevselci bir anlayışla ÅŸekillenen prizmatik kütlelerin, deÄŸiÅŸik form arayışlarının ve brütalizmin öne çıktığı modernist yaklaşımın ürünleridir. Bu yapılar, aynı zamanda, teknolojinin, betonarmenin tekniÄŸinin ve estetiÄŸinin dönemin mimarlık üretimindeki yerini baÅŸarıyla örnekler. Bu yapılarda dönemin diÄŸer tasarım özellikleri olan sanat eserlerinin kullanımı ile özgün ve özenli detaylandırma da dikkat çekicidir. Dolayısıyla, Kamçıl-Bediz tasarımları, hem kentsel ölçekte ve yapı tipi olarak Ankara’nın bu dönemdeki dönüÅŸümünde oynadıkları rol açısından, hem de dönem mimarlığının üslup özellikleri, geliÅŸmekte olan yapı teknolojileri ile yeni malzeme kullanımları ve sanat-mimarlık birlikteliÄŸini vurgulamaları açısından, 1950’lerden 1980’lere uzanan dönemde Türkiye’de etkin olan modernist yaklaşımın baÅŸarılı ürünlerindendir."
​
T. Elvan Altan